Hafta ortasında Malta’da konuşan Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Draghi, piyasaların beklemediği kadar açık ve etkili ifadelerde bulundu. 3 Aralık’ta gerçekleşecek ECB toplantısında daha fazla faiz indirimi ve parasal genişleme konusunun gündeme gelebileceğinin sinyallerini verdi. Draghi’nin sürpriz ifadeleri öncesinde ise, ECB faiz oranları ve aylık 60 milyar Euro değerindeki tahvil alım programında değişiklik yapılmadığını açıkladı.
“Parasal genişleme değerlendirilebilir”
Draghi, gerçekleştirdiği basın toplantısında, uygulanan parasal genişlemenin derecesinin, Aralık ayında yeniden değerlendirilebileceğini ifade etti. Aylık 60 milyar Euro’luk tahvil alımının artabileceği beklentisi, borsaları desteklerken, Euro üzerinde baskı oluşturan unsur olarak karşımıza çıktı.
“Faiz indirimi gündemimize geldi”
Sürpriz etkisi yaratan ve Euro’da baskının sürmesine katkı sağlayan faktörlerden diğeri de, Draghi’nin toplantıda mevduat faiz oranında daha fazla indirimin gündemlerine geldiğini belirtmesi oldu. Hali hazırda -0,20% oranında uygulanan mevduat faizinin daha da düşürülebileceğine ilişkin ipucu, yine benzer etkilerle borsaları desteklerken, Euro üzerinde baskı oluşturan unsur olarak kendisini gösterdi.Söz konusu piyasa dostu, ancak Euro üzerinde baskı oluşturan açıklamalarla birlikte bölge para birimi, Dolar karşısında 2%’nin üzerinde değer kaybederken, bu durum birçok para birimi karşısında değişen ölçülerde etkisini gösterdi. Euro Bölgesi endeksleri ise daha ucuz kredi imkanının oluşabileceği beklentisi ile birlikte etkili yükselişler sergiledi. Almanya ve Fransa endekslerinde kazanımlar 2%’yi aştı.
“Risk iştahı büyük merkez bankalarından destek alıyor”
FED’in yıl içerisinde beklenenden daha güvercin bir tutum sergileyerek faiz oranını rekor düşük düzeyde tutmaya devam etmesinin ardından, ECB’nin hali hazırda uyguladığı genişleyici önlemleri artırabileceğine ilişkin açıklamalar, şirketler bazında olumlu karşılandı. Bu durumda, risk iştahının tabandan destek bulmasıyla birlikte birkaç yatırım aracının ön plana çıktığını gördük;
1. Şirket hisseleri
2. Gelişmiş ekonomilerin daha yüksek faiz uygulanan para birimleri (Avustralya ve Kanada Doları gibi)
3. Gelişmekte olan ülke para birimleri (Türk Lirası gibi)
Böyle bir gelişme, doğal olarak borsaları destekledi. Faiz oranı diğer gelişmiş ekonomilere oranla daha yüksek olan Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada gibi, aynı zamanda emtia bağlantılı ülke para birimleri etkili kazanımlar yaşadı. Risk iştahının artışıyla gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kazanımından yararlanan Türk Lirası, Euro karşısında günlük bazda 3%’ün üzerinde yükseliş sergiledi.
“Kötü veriler piyasayı destekler mi?”
Euro Bölgesi’nin en büyük sorunu olarak enflasyon karşımıza çıkıyor. Bu nedenle Banka’nın enflasyon hedefine tehdit oluşturabileceği her veri, önceki dönemden bir miktar daha fazla önem taşıyor. Kötü veri, piyasanın desteklenebileceği beklentisine kaynak oluşturabilir. Bu durum borsa ve Euro üzerinde etkisini hissettirebilir de. Ancak Çin örneği aklımızın bir kenarında sürekli kalmalı. Çünkü bu algı ne zamana kadar desteklenir, piyasa ECB desteğinin nereye kadar etkili olabileceğine inanır? Bu soruların cevapları şu an net olarak verilemeyebilir, ancak o gün gelene kadar daha iyi bir beklenti tablosu sağlanması da olası görünüyor.