Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) geçtiğimiz hafta gerçekleşen beyanatı sonrasında, büyük merkez bankalarının Çin riski ve zayıf emtia fiyatlarının yol açabileceği sorunlara karşı önlem alabileceği beklentisi yoğunluk kazandı. Dolayısıyla gözler Cuma sabahı gerçekleşen Japonya Merkez Bankası (BOJ) para politikası beyanatına çevrildi. Banka üzerinde uzun süredir baskı sürüyor, fakat Ocak toplantısında bir hamle yapması beklenmiyordu. BOJ ise sürpriz şekilde faizi negatif bölgeye (-0,10%) çekme kararı aldı.BOJ’un sabah saatlerinde gerçekleştirdiği hamleyle birlikte Yen’de sert değer kayıpları ortaya çıktı. USDJPY, bu yıl ilk kez 121 seviyesinin üzerine tırmandı. Nikkei endeksi günü 3%’e yakın yükselişle tamamladı. Bölge para birimlerinden Avustralya ve Yeni Zelanda Doları’nda değer kazanımları görüldü.Karar sonrası etki sadece Japonya ve bölge piyasalarında sınırlı kalmadı. ECB’nin genişleyici ipucu, BOJ’un adımı sonrasında FED, büyük merkez bankaları arasında küresel sorunlara en az tepkiyi veren banka olarak daha da sivrildi. Dolayısıyla Dolar, diğer bankaların genişleyici politikalarının etkisiyle bir kez daha yükselişiyle dikkat çekti.
Türk Lirası da BOJ kararıyla birlikte hareketlenen varlıklar arasındaydı. Büyük merkez bankalarının piyasayı desteklemesi, ECB sonrasında piyasanın para otoriteleri tarafından yakından izlendiğine olan güvenle risk iştahını artırdı. Bu konuda petrolün payı olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Dün Rus basınında OPEC’in üretim kısıntısını tartışabileceğine ilişkin haberler, dün Batı Teksas petrolünün 35 Dolara kadar yaklaşmasını sağladı.
Banka’nın beyanatını incelediğimizde ise kararın oldukça zor koşullar altında alındığı, 5’e 4’lük oy dağılımıyla görülüyor. 2% enflasyon hedefine en yakın zamanda ulaşmak için alındığı belirtilen kararla birlikte, gerektiği takdirde negatif faiz konusunda daha ileri adımlar da atılabileceği vurgulandı. ABD sonrasında, Japonya’nın Çin ve petrol başlıklarına verdiği ciddiyet dikkat çekti.
Japonya 2008 krizi sonrası en agresif politika düzeyine ulaşmış oldu. ECB benzer koşullar gösteriyor. FED’in, Yellen’ın bu konuda ne tepki göstereceği, beyanata ek olarak vurgu yapılıp yapılmayacağı elbette merak konusu. Fakat önlemlere bakıldığında, Çin’in başını çektiği gelişen ekonomilerdeki sorunlar ve petrolün, yılın ilk döneminde para piyasasındaki ve para politikalarındaki rolünü çok daha etkili bir şekilde sürdürmesi sürpriz olmayacaktır. Şimdi ise gözler 2 Şubat’ta gerçekleşecek Avustralya Merkez Bankası (RBA) beyanatında.